27 Eylül 2012 Perşembe

Pis İşler

Çizgiroman denince günümüzde çoğunlukla Amerikan tarzı çizgiromanlar düşünülür. Tabii çok haksız bir yaklaşım da değil bu, dünya çapında hayranları olan ve hayranlarını hakkıyla besleyen bir sektör olması nedeniyle. Konuyla biraz daha ilgililer, ya da farklı yollarla ilgi sahibi olanlar Japon mangalarına da yakın dururlar. İşin o kısmı bambaşka bir hikaye tabii, Japon anime-manga evreni dışarıdan bakanlar için eğlenceli bir dünya gibi gözükse de içine girdikçe daha fazla girmekten kendinizi alamayacağınız, bir bataklık gibi, ucu bucağı olmayan bir evren. En popüler olanlara aşina olduktan sonra sırf kendi ilgi alanınızla ilgili onlarca seri bulabilir ve yine de aynı zevklere sahip arkadaşlarınızla takip ettiğiniz seriler konusunda kesişmeyebilirsiniz. Konu Avrupa çizgiromanlarına gelince (tabii "Avrupa" diye genellemek çok doğru değil ama yine de bir ayrım noktası oluşturmak açısından faydalı) olayın şekli biraz değişir. Öncelikle çizgiroman okusun, okumasın herkesin favori bir Avrupalı çizgiromanı vardır. İsterseniz Asteriks olsun, isterseniz Red Kit, isterseniz Şirinler. Hele söz konusu çocukluğunu 60'larda yaşamış babalarımız, dayılarımız, amcalarımız ise hedef direk İtalyan çizgiromanları: Teksas, Tommiks, Kaptan Swing, Tex, Mister No... Öte yandan çok da bilmeyiz (belki de önemsemeyiz) okuduğumuz çizgiromanın nereli olduğunu, kimin ürettiğini (eğer ki kendi topraklarımız çıkışlı değilse). Amerika-vahşi batıda geçen hikayeler Avrupa'da yazılmış-çizilmişse bunu nereden bilebiliriz ki; hikaye Amerika'da geçiyor! İşte bu bilinçsizlik, daha doğrusu Amerikan çizgiromanlarının hem sektörel hem reklamsal hem de uluslararası yayıncılık (yani müşteriye ulaşabilme) konusundaki üstünlüğü Avrupalı çizgiromanları hak ettikleri ilgiden mahrum bırakır. Çok şanslıysak meraklı, araştırmacı, ilgili bir yayıncı bulup yayınlaması kolay olan Amerikalı çizgiromanın ötesinde iyi bir Avrupalı çizgiromanı bulur, ülkemizde yayınlar.

"Pis İşler" bahsi geçenlerden, Avrupalı bir çizgiroman. Milano çizgiroman okulu öğrencisi, 24 yaşındaki Diego Cajelli, bir çizgiroman projesi çalışmaları içindedir. Öğretmenlerinin desteği ve yakın arkadaşlarının projeye dahil olması ile "Pulp Stories - Pis İşler" e başlar. Çeşitli fuarlarda karakterlerini tanıtarak tanınırlık sağlarlar ve 90'ların sonunda çizgiromanlarını tamamlarlar. Çeşitli serilerde gösterdikleri başarı kısa zamanda çok sevilmelerini sağlar. Diego Cajelli Diabolik, Zagor, Dampyr gibi tanınan serilerde yazarlık yapar, Luca Rossi de çeşitli tanınmış İtalyan serilerinde görev aldıktan sonra Amerika'ya, Vertigo'ya transfer olur ve Constantine, House of Mystery gibi serilerde çalışmaya başlar. Yani "Pis İşler", yetenekli birkaç İtalyan çizgiromancının gençliklerinde yayınladıkları ilk çizgiroman olarak ayrı bir ilgi çekici bir seri.

Hikayeye gelecek olursak... Çok da gelinebilinecek bir hikaye yok ortada aslında. Amerika'da geçen bir suç öyküsü. Daha doğrusu kesişen suç öyküleri. Pek çok ilginç karaktere sahip neo noir öyküler var elimizde; polisler, özel dedektifler, katiller, Femme Fatale'ler, kaçaklar, korumalar... Kendi istediği şeyin peşinde koşan, pek çok kişiyi öldüren, yer altı dünyasından çeşit çeşit tanıdıkları olan karakterler. Çizgiromanın noir atmosferini desteklemek için siyah-beyaz basılmış hikaye. Diego Cajelli hikayenin atmosferini şu şekilde tanımlıyor: "... gölgelerin son derece etkili kullanımıyla görseller hikayenin klasik bir "sahne"si değil, genel atmosferini yansıtan bir "özet" olacaktı." Editör de çizgiromanı tanımlarken çok yerinde bir cümle kurmuş: "Yazar Tarantino'dan etkilenmiş ama Sin City dersini de iyi çalışmış". 

Arka plan ayrıntıları, dolu dolu kareler, çok başarılı çizimlerle sadece okumanın ötesinde, kare kare zevkle izleyeceğiniz bir çizgiroman "Pis İşler". İtalyan, Fransız ya da Amerikalı olması da aslında çok farketmez; umarım yakın zamanda benzeri, yapımcısının tüm enerjisiyle üretilmiş, 1000 sayılık bir hikayeyi devam ettiren gereksiz çizgiromanların ötesinde olan (sinema sektöründen bir tabir ödünç alarak) "bağımsız çizgiromanlar", Türk yayıncıların daha sık dikkatini çeker de bizlere bu tür çizgiromanları daha sık yayınlarlar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder