Korku, beni en çok tetikleyen duygulardan birisidir.
Kendisine bir kere kapılınca kurtulmak, kafamı iyi düşüncelerle, içimi hoş duygularla doldurmak için ne gerekiyorsa yaparım. Karanlıkta
otururken bir ses duyduğumu mu sandım; hemen ışıkları yakar, etrafı kolaçan
ederim. Gece uyandım ve odamın içinde bir silüet mi gördüm; açımı değiştirir
gördüğüm şeyin gördüğümü sandığım şey olmadığını kendime kanıtlamaya
çalışırım (yetmezse ayağa kalkar, silüeti oluşturan eşyaları dağıtırım).
Ormanda, kampta, gece nöbetinde karanlığın, ıssızlığın, sessizliğin kara
büyüsüne mi kapıldım; ateşi harlar, yakınımdaki alet, edevatı (bıçak olsun, çakı olsun, düdük olsun, fener olsun, hatta budaklı, sağlam bir odun bile olabilir) kontrol
ederim. Benim için tehlike ile paralel bir duygudur korku; dolayısıyla içimi
korku kapladığında tüm olası tehditlere karşı diken üstünde olurum. Korku benim
için en etkili duygudur. Mesela mutluyken kötü bir haber alınca anında
üzülebilirim ya da kızgınken iyi bir haberle tüm sinirim uçup gidebilir. Fakat
içimde korku varsa başka hiçbir duygu o anda benliğimi saramaz, korkum geçene
kadar hepsi sırasını beklemek zorunda kalır. Ne zaman ki korkuya neden olan
şartlar değişir, o zaman diğer duyguların yolu açılır.