1 Ocak 2014 Çarşamba

Pagan Çeşmesi - 2013 Yılı Filmlerine Bakış


2013 yılı sinema açısından nasıl geçti, neler oldu, neler izledik? Bir arkadaş ortamında sohbet amaçlı gelen bu soru, geriye dönüp 2013 yılında izlediğimiz filmleri tekrardan değerlendirmemizi, birbirimizin beğendiği filmler hakkında bilgi sahibi olmamızı sağladı. İşte bizim geçtiğimiz senenin filmlerine ilişkin bu fikirlerimiz:




B.K. : Daha dün ne yediğimizi hatırlamıyoruz gerçi; ama bu sene izlediğiniz en iyi film nedir çok merak ediyorum. Benim bu senenin filmlerine bakınca özellikle çok etkilendiğim bir film diğerlerinden sıyrılıyor biraz, ama yorum gelirse bu posta, şimdilik etkilememek için söylemeyeceğim.

M.B. : Ben dün ne yediğimi hatırlıyorum da o kadar. Sadece 2013'te değil, hayatımda izlediğim en kötü film yeni Die Hard'dı. Kopya çekmeye izin varsa: http://www.imdb.com/list/QNF0fNXNN48/?start=1&view=detail&sort=listorian%3Aasc

S.L.: Ben de baya düşündüm ama hangi filmleri bu sene izlediğim aklıma gelmedi. Great Gatsby’e soundtrack ödülü verebilirim ancak.

E.D. : Bu seneki filmler öncekilere göre daha mı az akılda kalıcıydı ne? Ama Great Gatsby aklımda kaldı ve daha gösterime girecek olan çok merak ettiğimiz filmler var 12 Years A Slave gibi.

S.L. : M.B. listeden sadece 3 tane filmi izlemişim. 2013'un en iyi 3 filmi listesi yapmam hiç zor olmayacak. ?! (Gatsby, Bling Ring, Before Midnight)

M.B.: S.L., sinemaya gidelim bir ara. Bu aralar ilginç filmler girecek gösterime galiba. Bir de Kızılay Büyülü Fener'deki Başka Sinema'yı takip etmenizi tavsiye ederim (https://www.facebook.com/baskasinema?fref=ts) - İstanbul'daki, Eskişehir'deki ve Bursa'daki arkadaşlar için oralarda da var salonlar. Ben edemiyorum ama gösterdikleri filmler baya gidilesi filmler.

B.K.: Bende Gravity var, izlerken çok heyecanlandım.

S.L.: Bu arada ben o listenin ilk sayfasına bakmışım sadece, tamam o kadar da acınası değilmiş durumum.

M.B.: Ben Blue Jasmine'i baya beğenmiştim. Sinir krizi eşiğinde, sinir krizine sokmaya meyilli Cate Blanchett çok iyiydi.

E.D.: Bir de film olarak çok olmasa da Oblivion ost(Original Soundtrack).

E.B.: Benimki Mc Dandik. Şaka şaka. Müziğiyle, oyunculuğuyla, gerilim ve duygu yüklü dram Prisoners diyorum.

P.Y.: The Act of Killing: OĞLUM BU FİLMİ GÖRMEDEN ÖLMEYİN! İnternete düşmüştür kesin. Konusunu anlatıyorum, anlayacaksınız neden. Arka plan bilgisi olarak önce: 1965-66 yıllarında hocam Endonezya'da başarısızlıkla sonuçlanan bir darbe girişimi sonrasında devlet komünistleri katletmiş, baya bir 500.000'den fazla kişi öldürülmüş. Dönüyorum The Act of Killing'e: bu katliamı gerçekleştiren askeri birliklerin pişmanlık duymayan üyelerine bir teklif gidiyor 2012'de: "size gereken bütçe, oyuncu, teknik ekip ve donanımı sağlıyoruz; lütfen aklınızda kalan cinayetleri sevdiğiniz Amerikan Filmleri tarzlarında filme uyarlayıp yönetmenliğini yapın. Bir sürü tarz var, bazısı müzikal yapıyor, bazısı aksiyon çekiyor filan. Adamlar filmlerini yaparken başta baya eğleniyorlar filan sonra yavaş yavaş bu süreçte farkındalık yasayıp kafayı yemeye başlıyorlar. Bu organizasyonu düzenleyen Oppenheimer ver Cynn de tüm bu hem yaratıcı hem psikolojik perde arkası olayların belgeselini çekiyor. Bir nevi günah çıkarma seremonisinin belgeseli. Çok ağladım. Kesin gidin, valla. http://www.youtube.com/watch?v=SD5oMxbMcHM . Bu senenin güzellerinden ufak bir liste yapacağım hayrına.

P.Y.: 1- War Witch: Benim bu sene gördüğüm en akılda kalıcı filmlerden biri, birden fazla tarzın birleşimi olan ve çok farklı hikayeler üzerinden ayni karakteri cesurca izleyen bir film. Festivalde gördüm ve burada çok kısa süreliğine gösterimde kaldı ama eğer bir şekilde ulaşabilirseniz mutlaka izleyin. Yabancı film Oscar'larina aday, Kanada'yı temsil ediyor. http://www.youtube.com/watch?v=m55fZddRKBo

2- Blue is the Warmest Color: Bununla ilgili daha önce yazdım zaten. Oyunculukta böyle bir şey olmadı daha bu filme kadar. Adele Exachopoulos'u takip edin.
http://www.youtube.com/watch?v=Y2OLRrocn3s

3- The Act of Killing: Yazdım işte yukarıda. Kesin gidin, valla. http://www.youtube.com/watch?v=SD5oMxbMcHM
Ayni zamanda Joshua Oppenheimer'i de takip edin, Werner Herzog veliahdı.

4- The Wind Rises: Miyazaki'nin son filmi
http://www.youtube.com/watch?v=imtdgdGOB6Q

5- The Great Beauty: Bununla ilgili çok şey söylemek istemiyorum ama Federico Fellini'yi seviyorsanız buna gidin derim. Rüya gibi sürreel ama gerçek görüntülerle bezeli, bir hikâyeden çok bir hissiyatı anlatan bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=fJfvX6zPAuQ

6- Inside Llewyn Davis: Coen Brothers'in en derin karakter çalışması. Fargo ve benzerlerinden çok farklı ama çok güzel, iyisiyle kötüsüyle bir karakteri olduğu gibi gösteren bir film. Müzikleri bence yılın en iyisi.
http://www.youtube.com/watch?v=eXMuR-Nsylg
Baumbach'in bağımsız filmlerinin (The Squid And The Whale) herkese hitap etmediğinin farkındayım; ama hala bir baltaya sap olamamış, etrafındaki çoğu insan iş güç eş sahibi olmuş, yapmayı istediği meslekte henüz yeteneğini kanıtlayamamış ve ekonomik zorunluluklardan ötürü bu meslekte "tamam mı, devam mı" yol ayrımına gelmiş ve daha birçok modern hayatın orta sınıf sorunları ile başa çıkmaya çalışan 20'lerinin sonuna yaklaşan genç hikâyesi benim için baya kişisel, o yüzden seviyorum. Eski Fransız Nouvelle Vague filmleri tarzında çekilmiş bu film aslında yönetmen Noah Baumbach ve başrol oyuncusu (ayni zamanda Noah'nın kız arkadaşı) Greta Gerwig tarafından yazılmış, bizim neslimize ve yaş grubumuza oldukça aşina bir film bence.

8- Beyond the Hills: Doğu Avrupa karamsarlığının en güzel örneklerinden biri.
http://www.youtube.com/watch?v=HiJRGbCKCu0

9- Nymphomaniac: Heyecanla bekliyoruz bu defa Lars Von trier hangi ülkelerden ömür boyu boykot cezası alacak… Bilmeyenler için: Lars Von Trier sinema yönetmenliğine başlamadan önce kadınlar için porno filmlerde çalışmıştı.
http://www.youtube.com/watch?feature=player_detailpage...

10- Leviathan: Belgesel ama baya enteresan bir deneyimdi, belgesel seven sevmeyen herkese tavsiye ediyorum. Gittiği festivallerde ödülleri eteğine doldurmuş bir belgesel. Bakınız:
http://www.youtube.com/watch?v=vntC7OPDHs8

11- Before Midnight: Diğer ikisini de sevmiştim bun da seviyorum. “Gün Batımı” nı izlerken Delphy'nin "there… there… there… and gone." diyerek trilogy'i özetlemesi de ayrıca acıklıydı bence. http://www.youtube.com/watch?v=djbyv1AV588

12- Blue Jasmine: M.B. demiş zaten gerekeni:
http://www.youtube.com/watch?v=iZ8t31LhNl0

13- Dallas Buyers Club: Tarihi açıdan insanları özellikle LGBT komüniteleri sinirlendiren ama eleştirmenleri heyecanlandıran bir film. Henüz görmedim ama klipler izledim, konusu da enteresan işlenişi de.
http://www.youtube.com/watch?v=fvMPU0WaPcc

14- Prisoners: E.B. demiş zaten. Ödüllü Görüntü Yönetmeninden.
http://www.youtube.com/watch?v=bpXfcTF6iVk

15- Carrie: Şaka lan şaka, ağzına sıçtılar mis gibi klasiğin.

15- Hunger Games: Ben seviyorum bunları, dahası sinemanın ihtiyacı olan güçlü kadın ana karakterlere bir yenisi daha eklenmiş oldu.
http://www.youtube.com/watch?v=EAzGXqJSDJ8

16- Laurence Anyways: Amerika'dan çıkamayacak kadar taşaklı bir konusu olan, maalesef burada gösterimde çok az kalmış bir film. Umarım Türkiye'de festivaller ve ufak sinemalarda ömrü daha uzun olur.
http://www.youtube.com/watch?v=1YjIWEky81M

17- Post Tenebras Lux: güzel ve deneyselcene bir film, değişik bir kafası var. Cumartesi gecesi filmi değil daha çok pazar öğleden sonrası filmi.
http://www.youtube.com/watch?v=zYeXnNzJ89Y

18- 12 Years A Slave: Lee Daniels' Butler'in yaptığı hataya düşmeyip karakter üzerinden ilerleyen çok güzel bir film. Hunger ve Shame ile yakından uzaktan alakadar olmayıp yine de karsılaştırmaya gerek duydurmayacak kadar kendi başına güzel bir film. http://www.youtube.com/watch?v=iiw1cYXQw4g

19- Gravity: B.K. demiş zaten. Bir Contact mi, değil? Ama güzel bir uzay filmi yine de. Alfonso Cuaron'un daha önceki filmleri ile alakasız baya. Keşke şu "kızım vardı" hikâyesi olmasaydı ama…
http://www.youtube.com/watch?v=OiTiKOy59o4

20- Spring Breakers: Bir dönemin Disney Kızlarını daha mezun ettik bu filmle, sırf onun nostaljisi için bile görmek lazım. James Franco'dan güzel hareketler.
http://www.youtube.com/watch?v=Dv9_dn1U5NQ

21- Upstream Color: İzlerken severek izlediğim, ama bir süre sonra ne olduğunu anlamaya çalışmaktan vazgeçtiğim kafa karıştırıcı filmlerden biri. Ne anlattığını bilmiyorum ama anlatıcılığını deneyimlemek enteresandı, izleyin bence http://www.youtube.com/watch?v=EDrPsekEwPs

22- Nebraska: Çok güzel. Alexander Payne'n hep baba'li filmler yaptığını fark ettiniz mi?
http://www.youtube.com/watch?v=ZuIBvmxIN4w

23- Frozen: Bunun hakkında daha önce yazdım, ama Brave ile Disney'de başlayan akımın ikinci filmi, oldukça da güzel. Disney'de yeni bir çağ açıldı, takip etmemek ayıp olur.
http://www.youtube.com/watch?v=TbQm5doF_Uc

24- Her: Enteresan bir konusu var. Gelince gideceğim. Joaquin Phoenix var hem.
http://www.youtube.com/watch?v=ne6p6MfLBxc

25- Bling Ring: En iyi 25e girer mi, girer.
http://www.youtube.com/watch?v=Q4LzhgExvrc

26- Only God Forgives: Bir Drive mi? Asla değil. Ama yer yer fena değil.
http://www.youtube.com/watch?v=FP_zO9jQjVc

27-Side Effects: akıl oyunlarını sevenlerin hoşuna gidecek bir film- işlenişi güzel fakat bence hikâyesi meh. Birkaç büyük sürprizden ve ortasında bir yerde ana karakter değişimi yasayan yapısı ilginç, konusu daha az ilginç bir film
http://www.youtube.com/watch?v=QGe2ZE0prGg

28- Stoker: Stoker'i bazısı çok seviyor, isterseniz gidin ne biliyim. Görsel estetiği güzel, gerilimi ve ensest erotiği filan da fena değil; fakat özünde hikâyesi Hitchcock'in Shadow of A Doubt'ından çalıntı olduğu, yönetmen/yazarının bunu inkâr ettiği ve yer yer baya kasıntı olduğu için benim çok saygı duymadığım bir film. Ama score'u çok iyi, o ayrı. Tatlı bir salı akşamı filmi kısacası.
http://www.youtube.com/watch?v=W1I2PMInn7M

29- Disconnect: Aslında ben bunu izlemedim de izleyenler fena değil dedi koyuyorum:
http://www.youtube.com/watch?v=aqCcQOlDM4o

30- Touch of Sin: benim zevkim olmadığı için çok sevmedim de buradan sevenler olacak biliyorum, fena değildi.
http://www.youtube.com/watch?v=VUJt_kf7uKQ

31- Captain Phillips: Gelecek hafta izleyeceğim inşallah. Biraz "vahşi yerliler sivilize beyazlara saldırıyor" havasında fragmanı ama gidenler beğenmiş.. http://www.youtube.com/watch?v=_3ASoBrFGlc

32- The East: Neden mi? Çünkü S.L. (Ellen Page) oynuyor.
http://www.youtube.com/watch?v=gHpT9B7e7-Q

33- Enough Said: Sadece Gandolfini'nin son filmi olduğu için.
http://www.youtube.com/watch?v=nEEJaIjF_Lo

34- August: Osage County, bir Merly Streep filmi
http://www.youtube.com/watch?v=9Hd_uO72h1s

35- The Place Beyond The Pines: Yani. Gosling olduğu için. http://www.youtube.com/watch?v=zz5jTy_lukk

36- The Great Gatsby: Daha görmedim, iyi ve kötü o kadar çok lafı edildi ki görmek lazım sanırım.
http://www.youtube.com/watch?v=8ud6haTTfFY

37- The Wolf of Wall Street: içi boş görünen bir fragmanı olduğu için güvenip filmine gidemeyeceğim sanırım. İnternete düşünce izleyeceğim ama, çünkü eğlenceliye benziyor.
http://www.youtube.com/watch?v=iszwuX1AK6A

38- Trance: Bu da akil oyunu olsun diye iyice kasılmış ama maalesef biraz ele yüze bulaştırılmış bir film. Ama yine de türü sevenlerin hoşuna gider belki diye koyuyorum listeye.
http://www.youtube.com/watch?v=aKdm-5gbtgo

B.K.: Captain Philips bence senenin en iyi filmlerinden biri, ben beğendim açıkçası.

M.B.: P.Y.’nin enfes listesine "sinemadan anlamayan insan" bakış açısıyla ben de birkaç ekleme yapmak istedim:

0.5) Gangster Squad: Harika bir hikayesi yoktu, yıllarca unutulmayacak bir film değildi ama bence görüntü olarak, karakterler olarak, atmosfer olarak iyi bir filmdi. İlk fragmanı çıktıktan sonra filmin gelmesini heyecanla beklemiştim, çıkışta da istediğim kadar bir seyir zevki almıştım.

1) R.I.P.D.: Ryan Reynolds'u "Green Lantern" de izlediğimden beri sevmem de Jeff Bridges'ı izlemek eğlenceliydi bence baya. Hele ki M.I.B'yi hatırlatan yeni bir hikaye fikri de güzeldi baya. Keşke film de güzel olsaydı da devamını merakla bekleyeceğimiz bir seriye doğru yol alsaydı.

2) 2 Guns: Sonu hiç gelmeyecek 2 kafadar aksiyonu filmlerinden, yine beklediğim film zevkini aldığım bir filmdi. Yaşasın bir süper kahraman hikâyesi olmayan çizgi romanların uyarlamaları!

3) About Time: "zamanda yolculuk" fikrini bir romantik komedi - aile filminde kullanmak bile yeni bir fikir değilse artık hikâyelerin fikirlerin önüne geçmesinin vakti hayli gelmiş demektir. Büyük sözler etmeye, ders vermeye, büyük bir sinema olayı olmaya çalışmayan, seyir zevki film boyunca ortalamanın altına düşmeyen, ama büyük zıplamalar da yapmayan kendi halinde eğlenceli bir filmdi.

Türk filmlerini de unutmamak gerek:

4) Zerre: Bir yandan İstanbul'daki kentsel dönüşümü arka plana oturtarak değişimi yaşayan insanlar üzerindeki etkileri gösteren, bir yandan da yoksul bir aileyi geçindirmeye çalışan, güçlü olmaya çalışan, güçlü olmak zorunda kalan bir annenin yaşam kavgasının birkaç gününü anlatan başarılı bir filmdi. Filmle ilgili blogda 1-2 cümle çiziktirmiştim:
http://paganincesmesi.blogspot.com/.../zerre-erdem...

5) Şimdiki Zaman: Amerika'ya gitmek için para biriktirmeye çalışan bir kadının para kazanabilmek için bir kafede fal bakmaya başlamasının hikâyesiydi film. Başkalarının fallarında kendi hikâyesini, kendi çıkmazlarını anlatıyordu Mina. Bir ilk film olarak Belmin Söylemez'in takip edilesi bir yönetmen olacağının izlerini taşıyordu.

P.Y.: … Bu arada dun gece çok düşündüm, kendi listemden Hunger Games'i atıp yerine American Hustler'i koymak istiyorum, listenin sonuna da At Berkeley'i koydum, etti 39. 40'da geliyor yakında ama sürpriz. (= yeterince tezahürat alırsam söyleyeceğim biraz pohpohlayın ne olur.

P.Y.: E.B. ısrar ettiği için 40 numarayı açıklıyorum: Şafak Vakti.
Belki bir kısmınız hatırlar, bu yaz bir film çektim. Nihayetinde montajı ilk Rough Cut haline ulaştı, fragmanı da bitti. Fragmanı halka açıp web sitesine eklemeden önce görüşlerinizi almayı çok isterim, çünkü daha kimseye göstermedim. Eğer işlemediğini düşündüğünüz bir an varsa veya ritimde gözünüze takılan rahatsız eden bir şey olursa lütfen haber verin. Henüz son cut değil. İşte burada kendisi: http://vimeo.com/77650100

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder