Warren Ellis isimli bir çizgiroman yazarı var. Kendisinin bir düşüncesine göre; insanlar çizgiromanları, karakterleri takip etmemeliler, çizgiromanları değerlendirirken karakteri ön planda tutmamalılar. Yazar-çizerleri takip etmeliler. Yani atıyorum bir dükkana girdiğiniz vakit örümcek adamın ya da batmanin yeni hikayesi gelmiş mi diye bakmamalısınız, Alan Moore'un ya da Frank Miller'ın o ay ne yazmış olduğuna bakmalısınız. Şahsen ben tavsiyesine uyuyor ve kendisini takip etmiyorum.
Bazı yönleriyle çok gereksiz olsa da pratik yararları olduğu göz ardı edilemez bir düşünce. Mesela benim Garth Ennis isimli kuzey İrlandalı çizgiroman yazarıyla tanışmam ve kendisini takibe almam, Warren Ellis'in fikirlerini okuduktan sonra gerçekleşti. Eskiden daha çok yayıncı firma, hikaye, ana karakterler gibi şeylere dikkat eder, yaratıcı kadroya çok nadir bakardım. Garth Ennis'in meşhur olmasını asıl sağlayan seri olan Preacher başka bir başlığın konusu olur, ya da bir vakit diğer çok tutan serileri Hitman ve Punisher'a bir ara göz atabilirsem ben de kendisi ile ilgili söyleyecek daha çok fikrim olabilir. Şimdilik 2001 yılında, Wizard tarafından yayınlanmış hikayesi "Just A Pilgrim" den bahsedelim.
Ennis'in söylediği üzere Just a Pilgrim, Preacher serisinin bittiği vakitlerde yazdığı bir hikayeymiş. Preacher'da daha ileri götürmek istediği bazı fikirlerini burada kullanmış. Bahsi geçen konu dini fanatiklik. Şöyle ki ana karakterimiz "Pilgrim" çevrede dolanan, kötü adamları bir makine gibi öldüren, sürekli İncil'den bölümler okuyan, bir gözü haç şeklinde dağlanmış biri.
Aslında Pilgrim'e bakınca Garth Ennis'in kült film merakının izleri çok net gözüküyor. Belli ki bir gün Mad Max izliyormuş ve "ben de böyle bir çizgiroman yazmalıyım, post-apokaliptik, çöllerde geçen falan filan" demiş. Bir başka gün Unforgiven'ı (ya da Clint Estwood'lu başka bir kült westernini) izlerken "işte, ana karakterimin tipi, tarzı böyle olmalı" demiş. Son olarak da Blues Brothers'ın ilk filmi esnasında "Hah, karakter olarak da böyle saplantılı, tekinsiz, ne yapacağı belli olmayan bir adam olmalı" demiş (Kitabın ön sözünde de Jake Blues'dan bir cümle bile var). Tabii tüm bunlardan sonra da yaratıcı dokunuşunda bulunmuş. Ana karakterini yamyamlıktan hapis yatmış, bir zamanlar barbar bir asker olan, kıyamet esnasında hapisten kurtulan, kendi suratının bir tarafını demir bir haçla dağlayan ve sağda solda incil okuyan bir adam haline sokmuş.
Uzun bir seri değil Just a Pilgrim; 9 sayıda 2 hikaye anlatmış ve bitirmiş öyküyü. Aslında daha pek çok hikayeler anlatılabilinecek, uzatılabilinecek bir atmosfer kurulmuş, karakterler yaratılmış. Fakat sanırım aynı yapıdaki başka hikayelere (Mad Max ya da Wasteland gibi) benzetilmemek açısından kısa kesilmiş. Bir de zaten Garth Ennis, hikayeleri detaylı işleyen, uzun uzun anlatan birisi değil. Onun bir bölümde yazdığı öyküyü 1 ciltten fazlasında anlatan çizgiromancılar var. Bir Garth Ennis çizgiromanı olarak, hiç okumamış birisi için Preacher'dan önce iyi bir alıştırma "Just a Pilgrim". Tabii Garth Ennis'in din konusunda en ufak bir olumsuz imayı hakaret kabul edenlerin öfkeyle lanetleyeceği bir yazar olduğunu da not etmeden bitirmemekte fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder