Film adı bilinmeyen, geceleri soyguna çıkan, gündüzleri de filmlerde dublörlük bir sürücünün, bilinmeyen bir zamanda, neredeyse bilinmeyen bir uzamda güzel mi güzel yan komşusu ile tanışmasıyla başlayan başından geçen olayları bize iletir. Tatlı yan komşusunun hapisteki kocasına yardım etmek istemesiyle başlayan süreçte, mazbut ama bıçkın sürücümüzün başına heyecanlı olaylar tebelleş olur.
Kişisel olarak Vallahla Rising ve Bronson ile tanıdığım Nicolas Winding Refn, filmlerine bakınca çok kendine has, absürd bir sinema ile uğraştığı söylenebilir. Özellikle Bronson ile hem bizlere Tom Hardy'yi hakkıyla tanıtmıştı (ki sonra Nolan abimiz hemen arkadaşı kapıp Inception'da Forger rolüyle bizlere sunmuştu, şimdi de Bane rolü ile göreceğiz kendisini.) hem de çok absürd bir filmle buluşturmuştu. Refn abi alışmış, kudurmuştan beterdir sözünü aynen bozmadan bize çok değişik bir filmle gelmiş, ki Cannes'dan bu sene en iyi yönetmen ödülünü almıştır bu filmle efendim.
Atmosferin buram buram seksenler koktuğu, müziklerin payı çok yüksek söylemeden edemeyeceğim, bir prologue ve introyla beni kendine bağlamıştır daha 10 dakikada Drive. Gerek arabalar olsun, gerek mekanlar, özellikle giyim tarzları ve setler müthiş derecede seksenlerin polisiye dizilerini anımsatıyor. E bu atmosferin üzerine, ortasınıfın iyi aktörleri de katılınca (Breaking Bad'in Walter reisi, Fallout'un unutulmaz sesi Ron Pearlman gibi) ortaya şık bir birleşim çıkmış.
Sakin, gerçekçi, soğukkanlı minimum düzeydeki aksiyon sahneleri de hem doyurucu, hem de insanı geren cinsten olmuş, hoşuma giden başka bir detay. Üzerine bir de efendi sürücümüz ve her filmde bakmaya doyamadığım komşu kızımız Carey Mulligan arasındaki masum ve tatlı ilişki olunca, yüzüm filmi izlerken hep güldü.
Okuduğum çoğu yerde çok negatif tepki almış film, hiç kulak asmaya gerek yok. Arabaymış, aksiyonmuş, mafyaymış falan bunlara da aldanmaya gerek yok. Çok sıradışı, çok ağırdan ağırdan etkisini insan vücuduna zerk ettiren bir film. Uzun zamandır ilk defa böylesine doydum bir filme.
Atmosfer çok güzelken, hakkını veren tatlı oyuncuların üzerine bir de güzel yönetmenlik serpilmişse, e bize de yemek kalır.
Ben bu üzgün bakışlı Carey Mulligan'a hastayım. Çok üzüyorlar bu kızı oysa melek gibi bir insan. Drive kaliteli film.
YanıtlaSilBencede tatmin edici bir filmdi, bas rol oyuncusunun olaylara verdigi tepkiler inanilmazdi.
YanıtlaSilKız hakkındaki düşüncelere tamamen katılıyorum. Filmi izlerken sesli "Üzmeyin şu kızı lan!" diye söylendiğimi farkettim.
YanıtlaSilAdamın kadını tamirciden alıp (ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları) su kenarına götürdüğü sahne sanki Grease'in araba yarışı sahnesine bir gönderme gibi değil mi? http://www.youtube.com/watch?v=AO3kUhgCpCg
YanıtlaSilSanki aynı yerde çekilmiş gibi geldi bana.
Bu arada; debug yapıyormuş gibi olmak istemem de, filmin uzamı Los Angeles değil mi? Kadın ona "Los Angeles'a yeni mi taşındın?" diyor, adam da "yok, yıllardır buradaydım" diyor.
Bir de filmde birkaç nokta vardı, tam anlamlandıramadığım (Efe'yle biraz önce konuştuk). TABİİ İZLEMEYENLERİN BU KISMI OKUMAMALARINDA FAYDA VAR. Şimdi ilk olarak, şöförümüz Ron Pearlman'ı öldürürken ne diye maske taktı ki yüzüne? Yani tanınmamak için olsa zaten kimse görmedi ki; gitti camdan içeri baktı, sonra tuttu arabada bekledi. Lokantaya girecek, içeride farkettirmeden yanına yaklaşıp öldürecek diye beklemiştim ben. İkincisi de; Ron Pearlman ne diye denize koştu ki? Peşinde seni öldürmeye çalışan bir adam var ve sen yaralısın. Ne diye denize gitmeye çalışırsın ki? Adama çok zorluk çıkartmayayım, hızlıca halledelim bu işi diye mi?
http://www.imdb.com/title/tt0780504/synopsis
YanıtlaSil