19 Ağustos 2012 Pazar

Metro 2034 - Dmitry Glukhovsky - 2009



"Ne bilim ne de bilim kurgu geleceği öngörebildi." diye ihtiyar aklından geçirdi. Homer daha çocukken ona, 2034 yılında insanoğlunun çoktan galaksinin yarısını ya da en azından kendi güneş sistemini fethetmiş olacağını söylemişlerdi. Ama hem geleceğin romanlarını yazan yazarlar hem de bilim insanları, hep insanlığın akılcı ve tutarlı hareket edeceği düşüncesinden yola çıkmışlardı. Sanki insanlık, tembel, düşüncesiz ve zevk düşkünü birkaç milyar birey değil, ortak akıl ve aynı yöne meyilli irade gücüyle donanımlı bir tür arı kovanıydı; sanki uzayı fethetmek gibi bazı ciddi niyetleri vardı. Böyle sanmışlardı. Ama insanlar bunu yapmak yerine bu oyundan sıkılmışlar ve önce elektroniğe, sonra biyo-teknolojiye yönelmek uğruna, bütün girişimlerini, deneyimlerini yarıda bırakmışlardı. Ne yazık ki bu alanların birinde bile etkin bir sonuç elde edememişlerdi; belki sadece nükleer fizikte.

-sayfa 178, Gürel Yayınları

Bilimkurgu için hep daha iyisi, daha geniş sınırlar gidişatın ve düşüncenin merkezinde yer almıştır. Bilinmeyeni çözmek, gizemi ortaya çıkarmak bilim için başarı olduğu kadar, bilimkurgu için aynı etkiyi yaratır. Gözlem, analiz ve deneycilik bilimkurgunun çekirdek işlemidir asında. 

Pek tabi en büyük gizemlerden biri kafamızı havaya kaldırdığımızda gördüğümüz uzay ve içinde yüzen kütleler olunca bilimkurgunun da büyük bir çoğunluğu uzay çevresinde dolaşıyor. İnsanlığın başka gezegenlere, galaksilere gittiği kitaplar, filmler, oyunlar bize aslında insan bilincinin bir sonraki adımını gösteriyor bir nevi. Birlik olan dünya sahip olduğu kaynakları birleştirip uzay çalışmalarına harcamasıyla aslında şu anda yaşadığımız birçok dünya içi sorunu atlatıyor mesajı veriliyor. Bu bilince gelebilecek miyiz, orası tartışılır.

Metro 2033 ve 2034'te Glukhovsky bilimkurgu hakkını bu çerçeveden değil de, apocalyptic wasteland'den yöne kullanıyor. 


Elbette ki insanoğlunun iğrenç bilinç ve zihnine bakılırsa birlik olup gezegeni sahiplenmenin yerine, birbirini yiyip üzerinde yaşadığı bu yerküre parçayı da yoketmesi daha olası geliyor. Tarih boyunca insanlar arasında yaşanan gerginlik, çıkar çatışmalarının getirdiği dolmuşluk, şehir büyüklüğünde alanları, yüzyıllarca yok eden nükleer silah teknolojisiyle ve bağnaz politika anlayışıyla birleşince dünya yüzeyinde yaşanmayacak, tamamen radyo-aktif bir sahaya dönüşüyor. 

Nedenlerin unutulduğu, o kısa süren savaşı görenlerin artık ortalarda çok gezmediği bir uzamda buluyoruz kendimizi metro serisinde. Nükleer savaşın sonrasında bu sefer Rusya tarafını, Moskova metrosunu geziyoruz. Zorunlu olarak metroya inen insanoğlu, bu kocaman karınca labirentinde yıllar içinde tekrar yaşamaya başlamış, temel yaşam şartlarını sağladıktan sonra (doğal olarak) köylerini, kasabalarını, hatta kalelerini, paktlarını, kısacası sistemini kurmuş. Birlik beraberlik sağlanırken, çıkar ilişkileri, ticaret, taraflaşma ve kin tekrar insan doğasından çıkıp metroda yaşam bulmuş.


Bu devasa metroda iyilik ile kötülüğün, kapkaranlık bir ortamda, gökyüzünü unutmuş insanlar üzerinden mücadelesine tanık oluyoruz. İlk kitap olan Metro 2033'te Artyom'un metronun içinde, üzerinde ve derinliklerinde geçen harkulade heyecanlı macerasına eşlik ederken, Metro 2034'te Metronun tarihini yazmak isteyen Homer, belalı bir geçmişe sahip hanımkızımız Saşa ve birinci kitabın da sert ve gizemli karakteri Hunter'ın metronun yeni tehdidine karşı yola koyulmalarını izliyoruz. 


Metro serisi umudun tamamen tükendiği bir postapocalyptic bir uzamda, karanlık, açlık içinde, ot gibi yaşayan insanların içindeki umut kırıntılarını okuyucuya aktarırken, bilimkurgu ve fantastik öğelerle de mükemmel bir biçimde eğlendirmeyi başarıyor. Nükleer savaş sonrası sığınak yaşamının gerçekçi bir deneyi üzerinden işlenen insan doğası ile birlikte insan ilişkileri, gruplaşma, korku, baskıcı rejim, duygu, umutsuzluk, sevgi ve nefret gibi konular satır aralarında örneklerle nezih bir şekilde inceleniyor.

Bilimkurgunun postapocalypse'e döndüğü dönemeci es geçmeyenler için Metro serisi, özellikle 2033, bence popüler romanlar arasında en iyi örneği. 

Son olarak ekleme, kitaptan hoşlananlar için 2033'ün aynı isimli bir FPS vidyo oyunu mevcut. Artyom'u kontrol ettiğimiz Metro 2033 başarılı bir oyun, ki Metro: Last Light adlı devam oyunu da kısa zaman sonra geliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder