22 Mayıs 2013 Çarşamba

İçeriden Ölmek - Robert Silverberg

Söz konusu bilimkurgu olunca insan bazen kötü süprizlerle karşılaşabiliyor. Sinema söz konusu olunca işin rengi biraz farklı; sonuçta hikaye sıkıntılı olsa da özel efektlerle, aksiyonla bir şekilde yine iyi vakit geçirtiyor insana. 'Patlamış mısırlık film' diye nitelendirdiğimiz filmler var sonuçta; patlamalar, çatlamalar, şakalar, falanlar filanlar 2 saat boyunca izleniyor, kafalar boşaltılıyor, hiçbir şey düşünmeden salya akıtarak ekrana bakılıyor ve bazılarımız için tatmin verici bir 2 saat geçmiş oluyor (o da lazım bazen diyerekten). Aynı şey ne yazık ki (ya da neyse ki) kitaplara uyarlanamıyor; bir kitap 'patlamış mısırlık' ise öyle "1 hafta - 2 hafta okuyayım, kafamı boşaltayım..." falan filan olmuyor. İlk 5 sayfa "acaba ilgi çekici bir şeylere mi yöneliyor, hikaye patlayacak mı bir yerlerde" düşünceleriyle geçerken 10. sayfa "sanırım kitabın yapısına alışır, hikayelere biraz daha girebilirsem zevk alırım bu kitaptan" düşünceleriyle çevriliyor. Ardından gelen 190 sayfa (200 sayfalık bir kitap varsaydım, daha fazlası katlanma sınırlarını benim için geçer) "başladığım bir kitabı bitirmeden bırakmam, o kadar da kötü sayılmaz, kendince bir mizah anlayışı var" düşünceleriyle geçiyor. Kitabın en zevk veren kısmı son bölümün ilk sayfası oluyor. Mesela "Uzaya Haçlı Seferleri" isimli bir kitabı, aslında ismini görür görmez bırakmam gerekirken sonuna kadar okudum; tam da bu duygu ve düşünceler içinde. İnsanın dili böyle gereksiz kitaplardan bir kere yanınca kitap seçiminde daha seçici olmaya başlıyor (ki bu da çok satanlar listelerine yaklaştırıyor insanı ki onun sıkıntıları da başka).