5 Ağustos 2012 Pazar

En Kahraman Rıdvan - Bülent Arabacıoğlu

Parodi kavramı için Türk Dil Kurumu "Ciddi sayılan bir yapıtın bir bölümünü ya da tamamını alaya alarak, biçimini bozmadan ona bambaşka bir özellik vererek biçimle öz arasındaki bu ayrılıktan gülünç etki çıkaran tür" demiş. Yunanca'dan karşılığı "karşıt ezgi" oluyormuş, tiyatro terimleri sözlüğüne göre. Parodi konusu, iş güldürmeceye gelince çok sık karşımıza çıkan bir konu. Amatör çalışmalardan (binbir çeşit youtube videosu, hepinizin aklına geliyordur en az 10 tane) profesyonellerine, en kötülerinden (Scary Movie ile başlayan 'movie' silsilesi) kült mertebesine erişenlerine (çocukluğumuzun favorileri 'The Tick' ya da 'Inspector Gadget' gibi) kadar. Hele bizde, Türkiye'de çok daha sık rastlanan ve (bence) çok iyi örnekleri de görülen bir tür parodi (Turist Ömer Uzay Yolunda olsun, Gora, Arog, Yahşi Batı olsun, Leyla ile Mecnun dizisi olsun...).

Bülent Arabacıoğlu'nun yazdığı, çizdiği "En Kahraman Rıdvan" serisi de yine (benim çok başarılı bulduğum) bir süper kahraman parodisi. Bülent Arabacıoğlu, Harita Mühendisi olarak mezun olduktan sonra 1970'lerde karikatürlük mesleğine başlamış. Yıllarca Çarşaf, Laklak, Gırgır, Hıbır, Hbr Maymun, Dinozor, Hürriyet, Milliyet gibi dergilerde çalışmış. 1975'te hepimizin bildiği "Tipitip" i yaratmış. Ardından 1980'lede Gırgır'a geçtikten sonra Tipitip benzeri, biraz daha insanca çizgilere sahip "Rıdvan" ı çizmeye başlamış. Babamın, benim çizgiromanlarıma, mizah dergilerime bakıp andığı, "bizim zamanımızda 'En Kahraman Rıdvan' vardı" dediği, zamanının sevilen hikayelerinden biri olmuş "Rıdvan". Vikipedi'nin iddiasına göre Gırgır dergisinin tirajının dünya sıralamasında yer almasını sağlayan hikayelerden biriymiş. 2010 yılı itibariyle "Uykusuz Çizgi Roman Klasikleri Serisi" bünyesi altında ciltlenip yeniden basılmaya başlandı Rıdvan'ın maceraları. Mürekkep basın ile 5 hikayesi yeniden yayınlandı şimdiye kadar. Aynı zamanda yeni nesil aylık mizah dergisi "Harakiri" de de Rıdvan yeni maceraları ile geri döndü aramıza.

Birinci maceranın ilk karelerinde, bir nevi tanıtım namına şu şekilde başlar Rıdvan'ın hikayesi: "Şu ezilmiş domates kılıklı dünya, bir beter dünya idi... Bu beter dünyada haksızlar, kötüler, hırsızlar, üç kağıtçılar ve ceyar hep orta hakemin kararıyla galip geliyorlardı... Bankalar soyuluyor, insanlar öldürülüyor, aşıklar sevdiklerine kavuşamıyor, bizim takım habire puan kaybediyordu... Ve bir gün salıyı kırk beş geçe tüm bu kötülüklere karşı amansız bir savaş açmaya karar verdim..." Yarım akıllı, cesur, saf, iyiliksever, en önemlisi de çizgiroman sevdalısı bir adamdır Rıdvan. Yıllarca heyecanla okuduğu o süper kahramanlardan biri olmak ister. Farkında olmadığı bir nokta vardır ki kendisinin hiçbir süper gücü yoktur. Hatta gücü bile yoktur, atletik bile değildir. Sadece dünyayı kötülüklerden korumak ister, o kadar. Kendisine bir kostüm ayarlar ve kendince, hayranı olduğu karakterleri taklik etmeye çalışarak kötülüklerle savaşmaya başlar. Bir nevi süper kötü tadındaki Pislik'le kapışarak başladığı ilk macerasından beri yayınlanan 5 ciltte uzaylı robotlar, dolandırıcı para babaları, uyuşturucu tacirleri ve mafya babalarını alt eder Rıdvan.

Bu noktadan bakınca parodi kavramını neden gündeme getirerek başladığım anlaşılabilir sanırım. Rıdvan aslında bir kahraman değil, bir kahraman parodisidir. Hikayelerde kendisi haricinde çok az kişi Rıdvan'ı bir kahraman olarak görür; insanların gözünde o akılsız bir deliden başka bir şey değildir. Sokakta bulduğu köpek bile "zavallı biraz üşütük birine benziyor, kafası biraz terelelli" diye düşünür Rıdvan'la ilgili. Tabii ki bahsi geçen köpek de Red Kit'in Rintintin'i, Tarkan'ın kurtunun bir parodisidir. Tıpkı bir macerada yanına yardıma gelen ikilinin Tom Miks'deki Konyakçı ve Doktor Salloso'nun parodisi olması gibi. Olay parodi olunca, eserin gönderme yaptıkları hakkında fikir sahibi olmamak, eserden alınacak zevke bir miktar balta vurabilir. Mandrake'nin illüzyonlarına, Konyakçı'nın sakarlıklarına, Süpermen'in kostüm değiştirmesine şahit olmamışların Rıdvan'a empati kurmak, Rıdvan'ın başından geçenleri sempatik bulmak konusunda sıkıntıları olabilir. Fakat yine de gönderme yaptığı yapıtlardan bağımsız düşünülse bile Rıdvan'ın maceralarını komik bulmak, onu heyecanla okumak mümkün. Sonuçta ne kadar sağda solda ufak göndermeler olsa da hikayelerin temeli çoğunlukla hepimizin bildiği, tanıdığı, gerek Şener Şen'in, gerek Kemal Sunal'ın filmlerinden aşina olduğu Türkiye parodisi bir dünyada geçiyor. Rıdvan'ın mafya ile hesaplaşmasında Kemal Sunal'ın çakma mafya olduğu filmi, ya da Rıdvan'ın banker olduğu hikayede Şener Şen'in "Namussuz namuslu" filmi hatırlamamak mümkün değil. Bir yandan da Bülent Arabacıoğlu'nun zamanının (hatta belki günümüzün bile) en iyi karikatüristlerinden biri olduğunu, ufak ayrıntılarda bambaşka hikayecikler gizleyerek çizgiroman okuyucusu mest etmeyi bildiği göz önüne alınınca "En Kahraman Rıdvan" herkes tarafından bir şans tanınmayı hak ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder