26 Nisan 2014 Cumartesi

Seyfettin Efendi ve Esrarengiz Hikayeleri

Çok değil, 5-6 ay kadar önce heyecan içinde okuduğum bir çizgiromandan bahsetmiştim burada, Seyfettin Efendi'nin yayınlanmış ilk çizgiromanı "Yeditepe Canavarı". Devrim Kunter tarafından yaratılmış Osmanlı dönemi detektifleri Seyfettin Efendi ve arkadaşlarının ilk macerası, eski İstanbul sokaklarında süprizlerle dolu bir koşuşturmaya çekiyordu bizi. İlk hikayenin sonu yeni çizgiromanların geleceğini müjdeler cinstendi, Seyfettin Efendi'nin ileriki maceralarıyla ilgili verdiği bir tüyo ile sonlanıyordu kitap. Sıradaki hikaye için meraklı bir bekleyiş içine girdik biz de. Kısa bir süre içinde Seyfettin Efendi'nin yeni çizgiromanının çıkacağı haberi geldi. Ve "Seyfettin Efendi ve Esrarengiz Hikayeleri" nisan-mayıs itibariyle raflarda.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Rama Serisi - Arthur C. Clarke


Arthur C. Clarke'dan heyecanla bir serinin daha sonuna geldim. Daha önceden "Bir Uzay Efsanesi" serisi ve "Cennetin Çeşmeleri" kitabını okumuş ve buradan kitapların beni ne kadar etkilemiş olduklarını paylaşmıştım. Clarke, bilim kurgu söz konusu olduğu zaman beni en çok heyecanlandıran isimlerden bir tanesi. Şimdiye kadar okuduğum kitaplardan gördüğüm kadarıyla bilim kurgu, çok hassas dengeler üzerine kurulu bir edebiyat türü. Güçlü bir bilimsel altyapı, sağlam bir hayal gücü, iyi kurgulanmış karakterler ve sürükleyici bir hikaye... Clarke'ın hikayeleri çoğunlukla bu kıstasların büyük kısmında en üst seviyede oluyor, belki sürükleyicilik hariç. Hikayeler genelde o kadar bilimsel, belgeselimsi oluyorlar ki bilimsel ayrıntıların içinde dolaşırken hikaye çok fazla ilerlemiyor. Her ne kadar kurgu okuyucuyu (özellikle de bilim kurguya meraklı bir okuyucuyu) kitaba sıkı sıkıya bağlıyorsa da hikaye bazen çok yavaş ilerleyebiliyor.

16 Mart 2014 Pazar

Şarkılarla İstanbul



Biz Ankara’da doğmuş, büyümüş çocuklarız. Ankara her ‘an’ımıza, her ‘anı’mıza, duygularımıza, düşüncelerimize, yaşam tarzımıza sirayet etmiş durumda. Her fırsatta da dile getiririz bunu; Ankara ne zaman şöyle ya da böyle filmlerde, şarkılarda, haberlerde gündeme gelse saçma bir şekilde sevinir, gururlanırız. Deniz kenarı şehirlerden gelenler dostlarımız, İzmirliler, Antalyalılar, bilhassa da İstanbullular (aslında en temelde İzmirliler) sevmezler Ankara’yı; “denizi olmayan şehir mi olur?” derler. Onlara içten içe hak veririz -denizi olan şehirleri biz de çok severiz- ama asla kabul etmeyiz Ankara’yı içinde denizi olmadığı için sevmemeyi. Eh, hal böyle olunca İstanbul ile ilgili 1-2 cümle karalayınca yazılanlar “bir Ankaralının gözünden İstanbul” oluyor. Biz Ankaralılar da İstanbul’u çok severiz; bulduğumuz fırsatlarda İstanbul’u gezmeye gider, yabancı arkadaşlarımıza İstanbul’u överiz. Taksim de dolanır, Kadıköy’e geldiğimizde “işte İstanbul’daki Ankara burası” deriz. Ama sonuç olarak bizim için yaşam Ankara’dır; İstanbul’a arada sırada gidip gezmesi güzeldir. İstanbul’un keşmekeşi yoruyordur bizi, bu kadar karışıklık bize göre değildir.

Bir zamanlar “Çizgilerle İstanbul” adı altında İstanbul’da geçen, İstanbul’u bir fon olmanın yanında bir karakter olarak kullanan 1-2 çizgiromandan bahsetmiştim. O başlıkta İstanbul’un Türkiye’nin sanatsal dünyasına derinden işlediğini; ister edebiyat olsun, ister sinema, ister müzik ya da başka mecralar, kültürel öğelerin çok büyük bir kısmına İstanbul’un bulaştığı fikrimi paylaşmıştım. O zamandan beri İstanbul’u anlatan çok beğendiğim şarkılar daha bir dikkatimi çeker oldu. Tabii “İstanbul’u anlatan şarkılar” isminde bir liste yapmak çok da mümkün değil, her birimizin bir oturuşta sayabileceği en az 100-150 tane içinde İstanbul geçen çok güzel, çok sevdiği şarkılar vardır. Hele ki “İstanbul Hatırası – Köprüyü Geçmek” isminde enfes bir belgesel İstanbul’u müzik üzerinden anlatmışken beyhude bir çaba olurdu benimkisi. Benim niyetim yalnızca kimisinin çok fazla bilinmediğini düşündüğüm, İstanbul’u güzel bir şekilde anlatan şarkılardan bir kuplesini derlemek, paylaşmak.

ARANOT: Yazı sanırım biraz uzun oldu, o yüzden paylaşmak istediğim şarkıların en alta bağlantılarıyla birlikte bir listesini koydum.

16 Şubat 2014 Pazar

Uzay Yolları Taşlı - Bubituzak

Bubituzak'ın ilk albümü "Uzay Yolları Taşlı" yaklaşık 1 ay kadar önce çıktı. Zaten son zamanlarda canlı kayıtları bol bol dönmeye başlamıştı nette. Özellikle (albümde ismi "Kim Kime Kim" olan) "Kulaç" şarkıları da "bir Karnaval radyosu" olan Zeplin'de (çeşmeye reklam almaya başladık artık, başka türlü kiraları ödeyemiyoruz ... şaka şaka, yok öyle bir şey) sık sık çalınıyordu. Ardından geçen yılın sonları, bu yılın başları gibi albüm tanıtım videosunu paylaştılar sitelerinden. Daha önceden sadece netten 1-2 şarkılarını dinleyebilmiş, İstanbullu olmayan ve dolayısıyla ilk albümü henüz hazırlık aşamasında grupları internet haricinde dinleme şansı çok olmayan bir Ankaralı olarak "Uzay Yolları Taşlı" sevdiğim-seveceğim bir albüm tadı veriyordu tanıtımında. Hani Ayyuka'nın ilk albümündeki gibi bir müzik, yine benzer bir tatta, aşk, meşk, yalnızlık falan filan anlatmayan sözler (o türden şarkılar da kendi içlerinde, bazı şarkıcıların dilinde güzeller şimdi, haksızlık olmasın), felsefi, yoğun anlamlar içerme peşinde koşmayan görseller (bknz. hemen altta albüm kapağı)...

26 Ocak 2014 Pazar

Barış Manço'dan Müzikal Ziyafet

 Barış Manço ne sıklıkla aklınıza geliyordur? Belki arada sırada bir radyoda bir şarkısına denk geliyorsunuzdur, ya da Kim Milyoner Olmak İster'de sesli soruda çıkmıştır da orada duymuşsunuzdur. Belki bir şarkıcı yeni albümünde Barış Manço'nun bir şarkısını yorumlamıştır, ya da müziğini kullanmıştır (benim en son bildiğim Replikas'ın Biz Burada Yok İken albümünde Ölüm Allahın Emri vardı). Belki bazılarınız çok da sevmezdiniz kendisini. "Gülpembe" güzeldi, "Anlıyorsun Değil mi?" hoştu ama Ayı diye şarkı mı olurmuş? Ya da bazılarınız benim gibidir. Ben çok severim Barış Manço'yu. Kasetli günlerde hemen hemen bütün albümleri vardı, döndürüp döndürüp dinlerdim. Arabayla yolculuğa çıkacağımız zamanlarda bu sefer hangi kasetleri alayım diye bakardım. Hele "Sahibinden İhtiyaçtan" ı bulduğum vakit annemleri bıktırana kadar üst üste dinlemiştim. Tüm albümleri var sanıyordum ama "Nane Limon Kabuğu" nedense hiçbirinde yoktu. Pek çok şarkısı gibi "Nane Limon Kabuğu" da en sevdiğim şarkılarından biriydi, "Sahibinden İhtiyaçtan" ile 4-5 şarkı daha en sevdiğim şarkılardan oluvermişti.

1 Ocak 2014 Çarşamba

Pagan Çeşmesi - 2013 Yılı Filmlerine Bakış


2013 yılı sinema açısından nasıl geçti, neler oldu, neler izledik? Bir arkadaş ortamında sohbet amaçlı gelen bu soru, geriye dönüp 2013 yılında izlediğimiz filmleri tekrardan değerlendirmemizi, birbirimizin beğendiği filmler hakkında bilgi sahibi olmamızı sağladı. İşte bizim geçtiğimiz senenin filmlerine ilişkin bu fikirlerimiz: