6 Ekim 2015 Salı

Şato Üçlemesi - Diana Wynne Jones


Howl'u bildiniz mi? Hani Sophie vardı, cadı yaşlıya dönüştürmüştü. Sonra Yürüyen Şato'ya gidiyordu, orada ateş cini Calcifer vardı, Howl ve çırağı vardı, sonra sihir, cadılar, maceralar, zıplayan korkuluklar, vs. gidiyordu. Miyazaki'nin en beğendiğim çizgi filmlerinden biriydi benim. Masalsı bir dünyada sevimli bir hikayeydi. İşte bir gün kitapevinde o çizgi filmin kitabıyla karşılaştım. Daha da güzeli yanında iki kitap daha vardı; Yürüyen Şato, Uçan Şato, Sihirli Ev. Çocuk kitaplarına olan ilgimi çocukluğumdan beri bir türlü kaybedemedim. Her ne kadar artık bazılarını okuduktan sonra "bunu çocukken okusaydım daha çok etkilenirdim" diye düşünsem de yine de heyecan verici bir kitapla karşılaşınca okumaktan alamıyorum kendimi. Oysa birini al, oku, beğenirsen devamını da alırsın. Ne gerek var bir oturuşta 3 kitabı birden almaya?

Şato kitapları Yürüyen Şato ile başlıyor. Miyazaki'nin filmi hatırladığım kadarıyla tamamen bu kitaptan uyarlanmış (esinlenmiş). Sophie bir gün Çöl Cadısı ile karşılaşır ve nedenini bilmediği, anlamadığı şekilde cadı onu yaşlı bir kadına çevirir. Ne yapacağını bilemeyen Sophie yollarda dolaşmaya başlar ve korkunç büyücü Howl'un dehşet verici Yürüyen Şato'suna denk gelir. Yapacak daha iyi bir işi olmadığı için şatoya girer ve burada yaşamaya başlar. Tam bir huysuz ihtiyara dönüşen Sophie burada sinsi gibi ateş cini Calcifer, o kadar da korkunç olmayan Howl, çırak Michael, kuru kafa, şatoyu takip eden korkuluk, köpek ile birlikte yaşamaya başlar. Dış dünyada ise kralın hem kardeşi hem de başbüyücüsü kaybolmuştur ve kral ikisinin de bulunmasını istemektedir. Bir yandan da Çöl Cadısının tehdidi vardır.

İkinci kitap Uçan Şato, aynı dünyada, farklı bir ülkede yaşayan Abdullah'ın hikayesini anlatır. Pazar yerinde bir halı satıcısı olan Abdullah bir gün bir uçan, sihirli halı bulur. Bu halı sayesinde tanıştığı prenses Gece Işığı'nı bir cin kaçırır. Abdullah, Gece Işığı'nı kurtarmaya çalışırken bir büyülü lamba ve aksi cini, düzenbaz bir eski asker, bir kedi ve yavrusu ile karşılaşır. Abdullah, Gece Işığı'nı kurtarabilmek için bu ilginç ekibiyle birlikte uçan şatonun peşinden gider.

Üçüncü kitap Sihirli Ev'de genç Charmain teyzesinin sihirbaz amcası tedavi görmeye gittiği sürede onun evine göz kulak olmaya gider. Tam bir el bebek, gül bebek kızı olan Charmain'in kitap okumaktan başka bir derdi yoktur, ancak William amcanın evi süprizlerle doludur. Bir cadının oğlu olan Peter de sihirbaz William'a çırak olmaya gelir. Bir yanda evin köpeği Başıboş, bir yandan Koboldlar (bir nevi aksi şirinler klanı), bir yanda şehri ziyarete gelmiş Sophie, çocukları Morgan ve Parıltı ve ateş cini Calcifer, kralı ve prensesi sıkıntılarından kurtarmaya girişirler.

Şato kitapları, oldukça masalsı, sürükleyici, sıkmayan, hoş kitaplar. Özellikle ilk kitap Yürüyen Şato sihirli dünyaya giriş olarak baya zevkle okunuyor. Uçan Şato'ya geldiğimizde işin içine biraz etnik ayrımcılık giriyor gibi. Belki Avrupalı olsaydık bizi o kadar rahatsız etmeyebilirdi ama ana karakter olarak tanıtılan Abdullah'ın alttan alta iki yüzlü, yalakavari tasvir edilmesi, 4 eşe kadar evlenmeyi olağan görmesi, hatta Abdullah'ın ülkesinde yaşayan kadınların da bunu kabul etmesi, 2 kardeşin paçayı yırtmak için aynı adamla evlenmeye niyetlenmeleri (hele ki 2 kardeşin tekrardan gündeme gelişleri iyice korkunç)... İsim vermeden müslüman ülke insanlarına yönelik önyargıları besleyen bir yapısı var kitabın. Hele ki kitabın çok satan bir çocuk kitabı olması, direk çocuklara bu fikirleri aşılaması iyice kötü. Üçüncü kitap Sihirli Ev ise tembel, asabi, kendini beğenmiş kız çocuğunu överek çalışkan, azimli, nazik erkek çocuğunu yermesiyle benzer bir sıkıntı verdi bana. Bir çocuk kitabının illa eğitici olması gerektiğini düşünmüyorum, bence eğlenceli olması yeter de artar bile. Ancak çocuklarda yanlış önyargılar oluşmasına yol açacak şekilde kurgulanmamaları da önemli bence.

Çocuk kitapları hoştur, eğlencelidir. Eğitici, felsefi, kişisel geliştiren, dünyayı değiştiren kitaplar haricindeki kitapları zaman kaybı olarak saymayan ve kitap okumayı seven herkes bence en az yılda 1-2 çocuk kitabı okumalı. Hele ki kitabı bir çocuk bakış açısından bakmaya çalışarak okursanız günlük yaşantınızdan kopup kendi bilinç altınızda ilginç bir dünyada bulabilirsiniz kendinizi. Şato kitapları, en azından ilki bu açıdan oldukça güzel bir kitap. Hele ki sonrasında, kitabın birebir uyarlaması olmayan çizgi filmi de seyredersiniz, tam çocukluğunuza dönersiniz.