Bubituzak'ın ilk albümü "Uzay Yolları Taşlı" yaklaşık 1 ay kadar önce çıktı. Zaten son zamanlarda canlı kayıtları bol bol dönmeye başlamıştı nette. Özellikle (albümde ismi "Kim Kime Kim" olan) "Kulaç" şarkıları da "bir Karnaval radyosu" olan Zeplin'de (çeşmeye reklam almaya başladık artık, başka türlü kiraları ödeyemiyoruz ... şaka şaka, yok öyle bir şey) sık sık çalınıyordu. Ardından geçen yılın sonları, bu yılın başları gibi albüm tanıtım videosunu paylaştılar sitelerinden. Daha önceden sadece netten 1-2 şarkılarını dinleyebilmiş, İstanbullu olmayan ve dolayısıyla ilk albümü henüz hazırlık aşamasında grupları internet haricinde dinleme şansı çok olmayan bir Ankaralı olarak "Uzay Yolları Taşlı" sevdiğim-seveceğim bir albüm tadı veriyordu tanıtımında. Hani Ayyuka'nın ilk albümündeki gibi bir müzik, yine benzer bir tatta, aşk, meşk, yalnızlık falan filan anlatmayan sözler (o türden şarkılar da kendi içlerinde, bazı şarkıcıların dilinde güzeller şimdi, haksızlık olmasın), felsefi, yoğun anlamlar içerme peşinde koşmayan görseller (bknz. hemen altta albüm kapağı)...
Bubituzak aslında rock müzik sevenlerin yakından-uzaktan tanıyor olabileceği isimlerden kurulu bir grup. 3'te 2 Çilekeş'i oluşturan isimler ilk olarak. Hele ki Görkem Karabudak Çilekeş'te, Kara Orkestra'da, Yasemin Mori ile birlikte bol bol dinlediğimiz bir isim. Dolayısıyla Bubituzak -her ne kadar 2011'de kurulmuş ve ilk albümlerini yayınlamışlar gibi gözükse de- tam olarak yeni kurulmuş bir grup sayılmaz. Daha çok birkaç sanatçının bir aradaki yeni bir grup projesi olarak değerlendirmek daha doğru. Demek istediğim o ki ortada kendini genel dinleyiciye tanıtmaya, sevdirmeye, kabul ettirmeye çalışan değil yaptıkları müziği beğenecek insanlara yönelik çalışan bir grup (zamanının "Kim Bunlar" grubunun tutunabilmek, tanınabilmek için nasıl popüler şarkılar/türkülerden oluşan bir ilk albümle çıkış yapmak zorunda kaldıklarının hikayesini nette bulabilirsiniz). Evde kendi kendine dinleyip, saçma sapan hareketlerle eşlik edersin ama sabah sıra arkadaşına tavsiye edemeyeceğini bilirsin (kübik arkadaşın diyecektim de elim varmadı o şekilde yazmaya).
11 şarkılık bir albüm "Uzay Yolları Taşlı". Şarkı sözleri bir zamanlar "ne diyor be bunlar" denecek, günümüzde "adamlar neyin kafasını yaşıyor lan" şeklinde betimlenecek tatta. Sağda solda en sık çalınan şarkıları "Kulaç - Kim Kimi Kim" 'göz görse bile her şeyi, göremezdi asla kendini' diyor mesela. Ya da albüme ismini veren "Uzay Yolları Taşlı", X-Files'dan tanıdık gelecek uzaylı ziyareti hikayesi anlatıyor, önce 'bir gece rüyama daldılar, zihnime misafir oldular...' derken 'uzay içinde bir uzayda aydınlandım' diyerek nakarata giriyor. Benzer şekilde "Talebe" şarkısında '...sınırsız bir zamanda yok oldum, bir olduk sonsuzluğa doğduk... ah uzay, aşık oldum bu karanlığa... ışık oldum yıldızlara...' şeklinde dolanıyor uzayın derinliklerinde. Bir nevi eski usul bilimkurgu tadı hissettiriyor bu şarkılar; ama Clarke tipi bilimsel bilimkurgu değil, "Uzay Yolu" ya da "Flash Gordon" tadında fantastik bilimkurgu. Bir başka örnekle, "Mühür" ün açılış müziği pekala Captan Kirk ile Mister Spock'ın bir gezegende uzaylılar tarafından kıstırıldıkları bir sahnenin müziği olabilir tatta. Albümün ilk klibi ise müzik bakımından biraz daha sakin, biraz daha 90'lar kaliteli pop şarkılarını anımsatan melodiler içeren (hangisi diye sorsan şu diyebileceğim bir şarkı yok tabii, hissiyat sadece) bir şarkı olaraktan "Tayyare" ye çekildi. Hepimizin çevresinde birkaç tane bulunan biraz saf, biraz şaşkın, rüzgar yönünde savrulan insanları anlatıyor şarkı (ben öyle bir anlam çıkardım). Tam "aha bizim Hüseyin" ya da "lan beni anlatıyor bu şarkı?" diyeceğiniz türden: 'Rüzgar nerden estiyse böyle rotan karışmış kalmış öyle, kördüğüm olmuş. Pervanesi küçük tayyare, dengen bozulmuş ve boşluğa saplanmışsın...'
Bubituzak'ın Tophane Rıhtım Stüdyosu'ndaki kayıtları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder