Kitabı öncelerde internetten incelediğim kadarıyla Türkçe okumamaya karar verdim, zira yetersiz çevrim, bazı noktaları satır aralarında bırakabiliyormuş; fakat sanırsam yeni basımı gelmiş/geliyormuş onun hakkında maalesef bir fikrim yok.
Kitabın kısaca özeti ise şöyle; Hapishane cezasının bitmesine üç gün kala Protagonist abimiz Shadow, karısının bir trafik kazasında öldüğünü öğrenir ve hapishaneden erken tahliye edilir. Eve dönerken uçakta kır saçlı yaşlı deuteragonsit amcamız Wednesday ile tanışır ve onun kişisel koruması iş teklifini kabul eder. Wednesday ile Shadow şehirden şehre dolaşarak Wednesday'in çeşitli işlerini hallederler. Wednesday Shadow'a soru sormamasını sık sık tembih eder; fakat Shadow birşeylerin farkındadır: Fırtına yaklaşıyordur.
Kitap hakkında çok spoiler vermek istemiyorum; çünkü hikayesi gerçekten Gaiman'ın yıllar süren çabasına değmiş. Kitap harika göndermeler, müthiş yansımalar ve ironilerle bezenmekle beraber, her yeni karşılaştığınız karakterin kesinlikle bir mitolojik karakterle bağdaştığını bilerek okurken karakteri çözmeniz de ayrı bir macera yaratıyor. Mitolojiye ilgi duymayanlar için elbette ki çok birşey ifade etmeyecektir; ama kişisel favorim olan Mad Sweeney karakterini daha fiziksel betimlemesinden ne olduğunu anladığınız zaman, her şey daha da renkli ve güçlü canlanıyor akılda ve daha değişik bir deneyim oluyor okurken.
Aslen İngiliz olan Gaiman'ın yarattığı Amerika uzamı zerre göze batmıyor. Her şey olması gerektiği gibi, Amerikan olmayan bir insanın Amerika'yı gördüğü ölçüde. Duman altı otoyol Diner'ları, bakımsız ve çirkin köşebaşı motelleri, otuz santim karla dış dünya ile iletişimi olmayan küçük kasabaları ile tam bir Ridley Scott Amerikası gözümüzde canlanan. Karakterlerin de güzel oturtulmasıyla her şey yerli yerinde bence.
Tabi böyle gerçekçi bir Amerika'nın üzerine kurulan fantastik dünya ise ayrı bir şahane. Mitolojik tanrı ve hizmetkarlarının gerçek dünyadaki kulpları harkulade harmanlanmış. Hangi mitolojik kişiyle karşı karşıya olduğunuzu gerek karakter üzerinden, gerekse ortam üzerinden hemen hissettiriyor Gaiman müthiş anlatımıyla. Tabi gizli saklı olan karakterler de yok değil, ki onlar kitabın en büyük süprizleri. Fantastik ortamlar Amerika'dan biraz kopuk tabi, ama bir o kadar güzel. Özellikle sonlardaki Yggdrasil benzetmesi beni benden aldı.
Eski dünya tanrılarının vücut bulmuş halleri kadar Gaiman'ın kendi yarattığı yeni dünya tanrıları da bir o kadar ilgi akıllıca. Kendi tarzları olduğu kadar, eski mitolojik imgelerle de bağdaştırılmış birkaçı. Çok parmaklarımın ucuna basarak yazıyorum yazıyı çünkü en ufacık spoiler vererek kendi aldığım hazdan mahrum bırakmak istemiyorum bu yazıyı okuyanları.
Kitap baştan sona çok sürükleyici, çok heyecanlı ve okuması çok eğlenceli. Bende bulunan kitap '10th Anniversary Edition' idi. (Yukarıda gözüken kapak.) Bu versiyonunda kitabın sonunda 'The Monarch of Glen' adlı bir ek kısa hikaye var, ki en temelde Shadow'un kim olduğuna dair tam bir açıklama getiriyor. (Aslında kitapta biraz çıtlatıyor, hatta kısa hikaye olmadan da çözenler olmuş Shadow'u.) Bir de 11 Nisan 2011 tarihinde Neil Gaiman'ın twitter'da kitabın meraklılarıyla yaptığı soru cevap kısmı var. Çok kritik şeyler var bu soru cevap kısmında da trivia gibi, okuması çok eğlenceli.
Ek olarak biraz önce öğrendim ki, Nisan 2011'de Gaiman HBO ile American Gods'ın dizisinde anlaşmış ve 6 sezon olacağını belirtmiş kendi twitter'ında. Kitabın devamının gelebileceğini de tıklatmış azıcık bize. Odin'in öğütleri, Loki'nin şakaları sizinle olsun efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder