24 Ekim 2012 Çarşamba

Met Üst - Tek Kişilik Dev Dergi 2. Sayı



Metin Üstündağ abimizin haziran ayında ilkini çıkardığı "Tek Kişilik Dev Dergi" çalışmasından ve ilk dergiden bahsetmiştik. Derginin üstündeki "3 ayda bir yayınlanır" ibaresi nedeniyle, ilk dergi haziran-ağustos aralığını kapsayınca eylül ayı geldiğinde yeni derginin çıkmasını heyecanla beklemeye başlamıştım. Eylül başında gelen heyecan/merak, eylül sonunda "herhalde bu da tutmadı, devamı gelmeyecek" hayal kırıklığına bırakmıştı kendisini. Ekim ayı ise hayal kırıklığı sonrası süprizi ile geldi, "Tek Kişilik Dev Dergi" nin ikinci sayısı haftalık mizah dergilerinin yanında yerini almıştı.

Aslında kendi başına bir dergiden çok, Metin Üstündağ abimizin Penguen'deki "Pazar Sevişgenleri" köşesinin uzatılmış bir hali gibi dergi. Oradaki çoğunlukla ilişkileri olmak üzere hayatı, sosyal yapıyı, insanı karikatürüze edip sorgulayan karikatürler mevcut; tek farkı bu sefer belli başlıklar altında toplanmış (Önce-Sonra, Çok kareler sevdim seni, aşk, kültür farkı, kadın dediğin, vs.). Yine Penguen'de, "Pazar Sevişgenleri"nin hemen yanında ya da altında bulunan, "Süzme Bal" başlığı altındaki aforizma parodileri/denemeleri de yine dergide farklı başlıklar altında yerini buluyor (Doğu-Batı, Vahşi Kapitalizm-Romantik Sosyalizm, Sevgilim sevgilim, Teknolojik eşyaların gizli kalmış yanları, vs.). Bu bölümlerde parodik yaklaşımlarla insan alışkanlıklarına, sosyal hayatımıza, sosyal alışkanlıklarımıza yönelik eleştriler yer alıyor. Mesela "doğu-batı" bölümünde "Güneş doğudan -sadece- yükselir, batıda güneş enerjisinden yararlanılır!   Doğu bir zihniyettir, batı bir algılama biçimi!   Doğu saftorik, batı cin tonik!" tadında yaklaşımlarda bulunuyor.

Tüm bunların yanında birkaç tane önemli yazar/düşünürlerin yazılarına, anılarına, yorumlarına yer vermiş. Mesela ilk sayfada "İsmail Beşikçi Anlatıyor" başlığı altında, İsmail Beşikçi'nin düşünce suçu ile ilgili bir yazısı var. Devamında Deniz Gezmiş'in bir anısı, Oğuz Atay'ın son sözleri, Aydın Boysan'ın rakı ile ilgili bir yazısı, Fikret Mualla şiiri (Fikret Mualla'nın mektuplarından alıntılarla oluşturulmuş bir şiir), Yusuf Atılgan'dan "Sıradan Bir Gün", Küçük İskender, Mehmet Çağçağ ve Eflatun Nuri'den "Kıldan Tüyden bir Antaloji: Bıyıklıyken". Aralarında da (bence) en çarpıcı olanlarından birisi, Sadri Alışık'ın Ayhan Işık'a Mart 1979'da yazdığı bir mektup, direk orjinalinin kopyası (umarım gerçektir, ben gerçek olduğuna çok inanmıştım). Met Üst'ün yazıp Sencer'in çizdiği birkaç öykü de yerini almış dergide, kabaca özetlersek "sokak yaşantıları" ile ilgili diyebileceğimiz.

Son olarak da Metin Üstündağ'ın birkaç farklı çalışmaları var. Aralarda birkaç şiir, birkaç fotomontaj çalışması ve ilk dergideki gibi benim en beğendiğim bölümlerden biri olarak sulu boya çalışmaları. Sulu boya çalışmalarının bulunduğu bölüme "Ağlamak" başlığını koymuş bu sayıda; sanki bu başlık derginin bu sayısının genel ruhunu da yansıtıyor gibi. Sanki biraz daha melankolik, biraz daha hüzünlü gibi bu sayı. Metin Üstündağ'ı okuyanlar, takip edenler bilirler zaten kendisinin karikatürlerinde ya da yazılarında bazen hafif bir hüzün olur. Kaybetmiş, dışlanmış, ezilmiş karakterleri, ya da aynı duygularla insanlığı, ilişkileri ya da Türkiye'yi anlatır bazen. İşte, bu sayıya da genel olarak o duygu sinmiş.

Hızlı bir şekilde okunacak değil; daha çok göz atılıp üstünde düşünülecek, yorumlanacak, ya da izlenilecek, duygusal içeriği hissedilmeye çalışılacak bir dergi var karşımızda. Bir şeylerden yorulduğumuzda, kafamızı dağıtmak istediğimizde bizi farklı bir dünyaya, Metin Üstündağ abimizin dünyasına çekecek bir dergi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder