27 Mart 2012 Salı

Sam Raimi

Sam Raimi sevdiğim yönetmenlerden. Madem durum bilgi alışverişi, yeri geldiğinde her masada yaptığım gibi burada da Sam Raimi'den bahsetmek istedim. 

Kendisi garip bir insan kişi olarak. Küçüklüğünden beri favori olarak korku ve komedi serilerini kaçırmamış sinema ve televizyonda. O kadar kaptırmış ki kendisini, bu eski Super 8, 8 mm kameralarla arkadaşlar arasında film çekip eğlenmeye kadar gitmiş olaylar. Daha sonra hayalinin peşinde akademiler ile işe profesyonel olarak girişmiş hollywood camiasına. 

Bir hayli yaratıcı bir hayal gücüne sahip olan Raimi, birkaç kısa filmden sonra 1981 yılında bu işe bence müthiş bir serinin ilk parçası olan Evil Dead ile giriyor. Dağ evine giden birkaç gencin ölüm kitabını yanlışlıkla harekete geçirmelerinin getirdiği bir hayli hareketli, garip olayların anlatıldığı bir filmdi Evil Dead. Daha sonra birkaç normal film yaptıktan sonra Evil Dead 2 ile ortalığı kasıp kavuruyor adeta. Ardından gelen Darkman (müthiş bir 90'lar filmi) ise Raimi'nin hareketli, çizgiroman vari, korku ve komedi olaylarının harika harmanlandığı, kendine has garip tarzını tam olarak ortaya koyuyor. 

Çoğu kişinin farkında olmadığı bir olay da, Türkiye'de de bir zamanlar moda olan Xena ve Hercules serilerinin yapımcısıdır kendileri. Raimi tabi ki tam olarak etki etmiyor serilere, ama serilerin sıradışı olmalarında kendisinin payı bence bir hayli yüksektir. 

Marvel filmlerinin ilk yüksek prodüksiyona geçip ciddi filmler sunması şüphesiz ki 2000'lerde Spider Man serisi ile başlar. Manyak tutan ilk film, ardından bütün Marvel karakterlerinin film yapılmasıyla devam eder. Gerçi bu gelişme ne kadar iyi oldu bilinmez; ama bence iyi oldu; çünkü Marvel birkaç sene önce bu akımın da bir başlangıç olduğunu ve müdahale edilmesi gerektiğini düşündü ve stüdyoları tamamen değiştirdiler, en azından bir gelişmedir bu. Bağlayacağım nokta şu; Spider Man'lerin yönetmeni Sam Raimi. İkinci filmi geçenlerde E.D. ile televizyonda izliyorduk, ne kadar Raimi koktuğunu tekrar konuştuk, 3-5 sahnede bir gelen kadın çığlıkları, übermensch aksiyon, manyak kamera zoom'ları, aksiyon sahnelerinde sürekli olan rüzgar, teatral ve abartı oyunculuklar, ışıkların çoşması ve niceleri, hepsi Raimi. 

Raimi seriyi bitirdikten sonra eski günlerin anısına Drag me to Hell adlı bir film daha çekti 2009'da. Ben acayip zevk almıştım, Evil Dead serisinden sanki Ash'i kadına çevirmişler de, onun derdini izliyormuşuz biz gibi bir his yaratmıştı bende, özellikle sonlara doğru. Tarzını da aynen koruması Raimi'nin başka bir artıydı benim gözümde. Harika bir soundtrack de filmin ardından gelen ekmek kadayıfı etkisi yaratmıştı. Çok memnun ayrılmıştım filmden. 

Raimi şimdilerde the Wizard of Oz'un prequel'ini çekiyor, hatta çekmiş olabilir. Oz Büyücüsünün nasıl oraya geldiğini anlatacak bize kendisi, ki ben de sabırsızlanıyorum o dünyayı Raimi'nin gözünden görmek için. 

Korku, aksiyon, mizah öğelerini bir arada görmek isteyenlere Raimi kesinlikle bir öneri. Garip bir çekim tarzı, harika fikirler (Army of Darkness gibi mesela - 1300lerde pompalı tüfekli ve elektrikli testereli adam) ve harika film müzikleri için de Raimi güzel bir adres. Yok bunlardan hoşlanmıyorsanız bu arkadaştan uzak durun, aşırı ve cıvık gelebilir. İstanbul'da bahar bir başka güzel efendim.  


1 yorum:

  1. Zoomlari ya:), yeterli yani, Drag me to Hell'de de hatirladigim kadariyla sinegi gostermek icin byaagi bi hareket halindeydi kamera, anca odaklanabiliordu sinege :). Basarili biri ama cogu insan hoslanmior malesef.

    YanıtlaSil