11 Haziran 2013 Salı

Leyla the Band Ankara Konseri - 30.05.2013


Onları ilk defa "Leyla ile Mecnun" un 5. bölümünde dinledik. Mecnun, Leyla için bir orkestra toplayıp, pencerenin altında Seranat yapmış, Seranat'ın videosu youtube'da yayınlanınca da bir internet fenomenine dönüşmüştü. Hoş bu ilk şarkı senaryonun, hikayenin bir parçası olduğu için sonradan gelen büyük ilginin bir parçası olamadı. Sonuçta zaten genel olarak müzik tercihleri başarılı bir dizi, çoğu bölümde güzel şarkılar kullanılıyor, jenerik ve dizi içi müzikleri de güzel olunca bölüm içi bir hikayeden fazlası değil gibiydi. Fakat ilerleyen bölümlerde, sanki bir öngörüymüşcesine gerçekleşti bu senaryo. Bir bölümün finalinde, ardından bir internet fenomenine dönüşen "Bu Kıza Kadar" yayınlandı. Bu seferki şarkı senaryo icabı, hikayenin bir parçası değil, tamamen bir klip tadındaydı. Hikaye için çekilmiş bir klip değil, seyirci için çekilmiş bir klipti izlediğimiz. Tam anlamıyla bir müzik klibiydi ve çok tuttu. "Leyla the Band" grubunun fikir, oluşum ve gelişim süreci nasıl gelişti tam bilemiyorum ama bana öyle gleiyor ki "Bu Kıza Kadar" bu işin gerçekleşeceği yönündeki ilk ve en önemli kilometre taşıydı.




Gel zaman git zaman dizi içinde her iki türden şarkının da (senaryoya dahil, hikayeye hizmet eden şarkılar, hikayeye direk bağlı olmayan, klip tadında şarkılar) örnekleri arttı. Artık İsmail abi, klip zamanları ekranın altından "Bu klibi internet sitemizden izleyebilirsiniz" yazısı eşliğinde el sallar oldu. Ardından gün geldi, Çınar ailesinin evinde bir sabah, bir bölümün başında klip çekildiğini gördük. "Leyla the Band" grubu klip çekimindeydi. Diziden tamamiyle bağımsız ilk klibin fragmanı, sahte kamera arkasını izledik o bölümde. Dizinin yapımcısı ve yönetmeni Onur Ünlü bateride, başrol oyuncusu Mecnun - Ali Atay gitarda ve solist, bir halk kahramanı İsmail abi - Serkan Keskin bas gitarda, vokal, solist, hırsız Yavuz - Osman Sonant klaviyede (bir ara melodikada) vokal, solist, başarısız kötü adam Bünyamin - Sarp Aydınoğlu perküsyonda, dizi oyuncusu olmayan müzisyen Fırat İkisivri gitarda ve Sarper Aksoy klarnette konserlerine başladılar. İstanbul ve Eskişehir'in ardından grubun 3., Ankara'daki ilk konser 30 mayıs perşembe akşamı gerçekleşti.



10 gün önce gerçekleşen İstanbul konserinin biletleri 2 günde tükenince Ankara konseri için biletleri, konser açıklanır açıklanmaz almak farz olmuştu. Haksız da çıkmadı bu çaba; açıklanan konser başlangıç saatinden yarım saat önce Jolly Joker'in önü tıklım tılım insan kaynıyordu. Az sayıda kişi yavaş yavaş girebiliyordu içeriye; kapıdaki görevlinin söylediği üzere içerisi de baya doluydu çünkü. Kalabalıkla baş edebilmek için akla gelebilecek en saçma, en kötü yöntemin tercih edilmesi, Ankara'da konser dinlenebilinecek kaliteli bir mekanın olmadığı acı gerçeğini bir kez daha yüzümüze vurdu: "Damsız almıyoruz, damsız gelenlerin paralarını iade edeceğiz". Tabii kimsin sen de damsız almıyorsun; bize kapı önünde yarım saat sıkıntı yaratmaktan öteye geçmedi bu manasız çaba. Arkamızda daha onlarca kişilik bir kuyruk varken girdik içeri. İçeri girdik derken, kapıdan geçip merdivenlerden aşağı, konser alanına inebildik sadece. Konser alanı tıklım tıklım doluydu, kapının hemen önü, alanın en arkası haricinde resmen adım atacak yer kalmamıştı. En çok bizim arkamızdaki koca kuyrukta yer alan insanların ne yaptığını merak ediyorum ben. Nereye girip de nereden dinlediler konseri.


Mecnun'un odası gibi Ferdi Tayfur posteri asılı bir sahnede geçti konser ve çok sevilen bir Ferdi Tayfur şarkısı olan "Ben de Özledim" ile başladı eğlence. Sahnedekilerin de en az seyirciler kadar heyecanlı oldukları her hallerinden belliydi. Ali Atay "Ben hayatımda böyle şey görmedim. Ankara'da bu kadar çok kişi var mıymış yahu? Şu anki halinizi bir görseniz, inanılmaz..." gibi şaşkınlık nidalarıyla selamladı seyirciyi. Kitlelerin kahramanı İsmail abi, "Ben heyecandan ne diyeceğimi bilemiyorum" diyerek heyecandan ilk yarı boyunca konuşmadı bile seyirciyle (ki kendisi benim bildiğim kadarıyla Büyük Ev Ablukada'nın konserlerine birkaç kez çıkmış, sahne korkusu olmasını beklemeyeceğiniz bir sanatçı). Zaten hemen hemen 3 yıldır çoğumuzun her hafta 1 saat civarı (tabiri caizse) görüştükleri insanlar kendileri; seyirci ve grup arası iletişimin kurulması için çok kısa bir süre yeterli oldu. Ali Atay bir sohbet sırasında Onur Ünlü'ye atıfta bulununca, Onur Ünlü'nün "aa, ben de buradaymışım" nidası, karşımızda "Leyla ile Mecnun" ekibinin olduğunu hatırlatan hoş bir şakaydı. Gerek seyirciden, gerek gruptan diziye bol bol göndermeler geldi; İsmail abiye el sallayanlar mı dersin, "İsmail abi!" seslenişine "Hop!" karşılığı verenler mi dersin, çeşit çeşit... Diziden bildiğimiz, sevdiğimiz şarkılar da peş peşe geldi. Yukarıda ismi geçen "Bu Kıza Kadar" ve ismi geçmese de bahsi geçen "Kolpa" ile çok güzel coştuk. Yeni sezonun dolayısıyla "Leyla the Band" in bir çalışması olan "Vay Be" yi ise hem ilk yarıda, hem de bis şarkısı olarak çaldılar.



İkinci yarı, yeni bestelerle geçti. Duygusal bir parça olarak "Yokluğunda" ve geyiğin zirvesinde "Ramazan" ile grup olarak müzik bakımından güzel işler peşinde olduklarını gösterdiler. Bir ara hem seyircide hem sahnede bir çalkalanma oldu. Islıklar, alkışlar, çığlıklar gırla gitti. Sahnedekiler de sahnenin ortasında toplanıp seyirciye doğru eğildiler, ellerini uzattılar ve bir baktık ki Behzat başkomser sahnede. Erdal abimiz, grubun ilk Ankara konserini izlemeye gelmiş, aramızdaymış meğersem. Birasıyla birlikte sahnenin bir köşesine geçti. Sahnede de bir heyecan dalgası oldu, ne söylesek dediler, Behzat başkomserimize bir Ankara türküsü söylemesini önerdiler. Ortamı toparlayan Ali Atay oldu. 3. sezon finalinde söylediği "Eksik Bir Şey" e enfes bir giriş ve enfes bir şarkıyı, tadına yaraşır bir yorumla söyledi. Geceye damgasını vuran olaylardan bir tanesi de Osman Sonant'ın rapiydi. Dizide mızıka ve gitarıyla söylediği ateş başı şarkısından sonra ben rap yapmasını hiç beklemiyordum ki baya da başarılı bir performans oldu. Zaman zaman Osman Sonant'ın, zaman zaman da Sarp Aydınoğlu'nun seyirciyi konsere katan ufak oyunları eşliğinde geçti konser. Sonlara doğru büyük ısrar üzerine "Doktor" şarkısı ile coşturdular seyirciyi. Ali Atay "3 konserdir ilk defa siz söylettiniz bu şarkıyı bize" diyerek bitirdi şarkıyı.


Harika bir konser izledik Leyla ile Mecnun ekibi sayesinde. Gözler ara ara Ahmet Mümtaz Taylan ve Cengiz Bozkurt'u aradı sahnede. Özellikle Kolpa şarkısını söylerken çok ümitlendim ben sahneye çıkarlar coşmaya diye de belki başka konserlerde. Bir sonraki Ankara ziyaretlerinin tarihi de çoktan belli, 13 Temmuz'da yine Jolly Joker'de olacaklar. Büyük ihtimalle biz de öyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder