
"Something Wicked This Way Comes" olabildiğine şairane bir tabir değil mi? En azından ben kendisini ilk duyduğum zamandan beridir böyle düşünüyorum. İnsanın gözünün önüne hep bir gece karanlığını getirdiği konusunda sanıyorum hemfikir olabiliriz. Onun haricinde çeşitlendirmeler yapılabilir. Kimi gözünü kapattığında şehrin sokaklarının altında, lağımlarda dolanan, çıkmaz, arka sokaklarda, gölgelerde gizlenen bir şeylerin olduğu bir sahne canlandırır zihninde; kimi eski, Viktoryen bir evin onlarca koridorlarında, merdivenlerinde, tavan arasında dolanan bir şeyleri. Kimi için güvenli evinde, yatağında yatarken sokağın başında, bozulmuş sokak lambasının altından kendine doğru yaklaşan bir gölge olabilir, ya da gecenin bir yarısı denk geldiği bir parkta, hatta daha da iyisi bir mezarlıkta hışırtısını duyduğu ama göremediği bir şeyler... Korku edebiyatının en büyük isimlerinden birisi olan Lovecraft "... en büyük korku bilinmeyenin korkusudur" der ve hikayelerinde korkunun kaynağı olan canavarları olabildiğince az tanımlayarak boşlukları okuyucunun hayal gücüne tamamlamak üzere bırakır. "Something wicked this way comes" da bence tam olarak bunu yapan; yaklaşan "wicked" yani uğursuz, lanetli, fena, kötü şeyi net tanımlamadan -something- bırakan bir tabir.