16 Aralık 2012 Pazar

Apartman Boşluğu - Hakan Bıçakçı

Hakan Bıçakçı, "Çağdaş Türk Edebiyatı" nın genç yeteneklerinden (1978 doğumluymuş kendisi). İlk kitabı Romantik Korku 2002 yılında yayınlanmış, o zamandan bu zamana tabı yayınlanmış. Benim kendisiyle tanışmam, sık sık atıfta bulunduğumuz blog "Afili Filintalar" sayesinde oldu (kendisinin blogdaki yazılarına buradan ulaşabilirsiniz). Gün geliyor bir kitapevinde dolanırken, öykülerini okumaktan zevk aldığınız bu yazarın bir kitabına denk geliyorsunuz. Hele ki arka kapaktaki (varsa) kitaptan alıntı da sizi cezbederse çok düşünmeden o kitaba bir şans veriyorsunuz (benim "Apartman Boşluğu" kitabını elime alışımın hikayesi böyle en azından).

Kitabın "İletişim" yayınlarından çıkan şu anki kapağı
çok daha farklı ama bence bu eskisi daha başarılı
bir kapak olmuş. Keşke yeni basımda da
buna benzer bir kapak kullansalarmış.
Vikipedi'nin iddiasına göre "fantastik, psikolojik gerilim" türünde bir yazarmış Hakan Bıçakçı. Eh, evinin yatak odasının duvarındaki "portakal büyüklüğünde" delik de Arif'in yeni hayatının önemli bir parçası oluyor.

Dediğim gibi, ortada psikolojik ya da gerilim bir öykü iskeleti yok. Fakat yazar yer yer gerilimli bir atmosfer kurmak konusunda da baya başarılı. Olay ince ayrıntıları güzel tanımlamak ve yaratıcı betimlemelerde yatıyor. Kitabın daha ilk satırlarında Arif'in satın almakta olduğu, tezgah üzerinde dizili olan balıkları betimlemesi, balık yemekten çok hoşlanmayan pek çok insanın duygularına tercüman oluyor (ben değilim o, balık sevmeyen birinden aldım bu yorumu). Hikaye, ilerledikçe benzetmeler, çağrışımlar, zaman zaman gelen (benim çok sevdiğim ama çoğu insanın beğenmediği bir espri anlayışı olan) kelime oyunları ile okuyucuyu kendine çekiyor.

Bir kitabı okumamış kimselere, kitapla ilgili bilgi vermeden kitabı anlatmaya çalışmak baya zor bir durum. Bazen "ben çok beğendim, tavsiye ediyorum. Çok güzel bir kitap" demekten öteye geçemiyorsunuz (çünkü geçerseniz bazılarının -mesela ben- hiç hoşlanmadığı bilgi verme süreci başlıyor). Yine en iyisi hikayenin ilerleyişi ile ilgili hiçbir açık vermeyen bir noktadan alıntı yapmak:

"... Kitapta anlatılan bir hikayeyle filmde anlatılan hikaye arasındaki en önemli farklardan biri de şudur Cerenciğim: Filmin biteceğini hissedersin, kitabın biteceğini bilirsin. Film akar, bir noktada sona erecektir ama ne zaman? Kitaptaki hikayenin sonunun nerede geleceğiyse bellidir. Son sayfada... Film hiç beklemediğin bir anda küt diye bitebilir. Sen devam etmesini beklerken o sona ermiştir. Görüntüler yerine yazılar akmaya başlamıştır. Kitapta ise görüntüler yerine akan yazıların böyle bir süpriz yapma şansı yoktur. Son sayfanın son satırına geldiğinde bunun son cümle olduğunu bilirsin..."

"Apartman Boşluğu" baya güzel bir kitap. Okuyun bence, ben tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder